04 November 2011

“Adalet Devletin Temelidir.”

Bir zamanlar “Adalet mülkün temelidir.” olarak kullanılan bu sözü yolu mahkemelere düşenler, kürsünün önünde ya da hakimin arkasındaki duvarda görmüşlerdir; amaç vatandaşa ne temelli, ya da ilahi mi desek, bir mecliste olduklarını, esas duruşa geçmeleri gereğini hatırlatmaktır.

Merak ediyorum, ne oldu da mülk ile devlet bir anda eş anlamlı oluverdi?

Hükumete sorarsan “vallahi biz yapmadık” diyeceklerdir. Doğru, bildiğim kadarı ile de bu değişimin kaynağı Hikmet Sami Türk’ün Adalet Bakanı olduğu günlerde yayınladığı bir genelgeye dayanıyor. Hatta bir avukatın bu değişime karşı dava açmış olduğunu da duymuştum o zaman, ancak akıbeti hakkında bir bilgim yok. Sadece, yeni açılan “adalet sarayları”nda mülk yerine devlet sözcüğünün yer alması, günümüz yargı karar verenlerinin bu kavramı tercih ettiklerini gösteriyor. Buyruk yukarıdakilerden de gelmiş olabilir elbette. Onlara sorarsan, bu cümledeki mülk ile devlet eşanlamlı imiş; Hz. Ömer dahi böyle buyurmuş, diyeceklerdir. Bilmem bu yoruma ne demeli?

Ben Türk Dil Tarih Kurumu Sözlüğü’ne bakıyorum; bu iki kavram şöyle izah edilmiş:
Devlet
a)Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık,
b)Bu tüzel varlığın yönetim organları
c)Büyüklük, mevki, mutluluk ya da talih (bunlar mecazi anlamda)

Mülk
a)Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
b)Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı
c)Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke (eski anlamı)

Acaba Osmanlıca’dan kalma olabilir mi diye de baktım, orada da mülk mal, yer, bina, ya da “hüküm ile bir şeyin zabt ve tasarrufu” olarak izah edilmiş, anlayacağınız mülk malik olmaktan türemiş ve sahip olunan ve size ait olduğu tescil edilmiş her şey anlamında bir kavram. Bir de merak ettim, yabancı bir dilde mülk ile devlet eşanlamlı olabilir de biz de bunu oradan devşirmiş olabilir miyiz diye. Bütün dillere vakıf olamadığım için bilenler beni aydınlatabilir, ben sadece ingilizce karşılıklarını söyleyim:
Devlet’in ingilizce karşılığı “state”.
Mülkün karşılığı ise muhtelif, possesion, property, domain olabiliyor, bir anlamda “estate” de.
İşte benzerlik burada olmalı, yani iki kavram ingilizcede bir “e” farkı kadar yakınlar bir birlerine.

Peki bizim karar vericilerimiz mal/mülk ile devleti nasıl eşleştirmiş olabilirler diyeceksiniz?

Onu da söyleyim, Sovyetler Birliği ortadan kalkmış, Marksizm iflas etmiş, ama özel mülkiyet düşmanı, bizim eski kafalı solcularda nihayet jeton düşmüş, böyle bir genelge yayınlamayı uygun görmüşler; bu genelgeyi uygulamaya da aslında ömürleri yetmemiş, ama iktidarı devir alan cemaat ki, onlarda da henüz jetonun düşmediği anlaşılıyor, bu solcu söylemi öylesine benimsemiş olmalılar ki, bu gün mahkeme salonlarında bu cümle karşımıza çıkıveriyor.

Bugüne kadar edinmiş olduğum tecrübeler, bana adaletin hiç bir zaman hiç bir mülkün temeli ya da teminatı olmadığını göstermiştir, en azından benim mülküm soysuzlarca yağmalanırken adaletin ortalıkta olmadığını söyleyebilirim. Şimdi iki temelli soru var kafama takılan sizinle paylaşmak gereksinimi duyuyorum.

-Benim mülküme sahip çıkamayan bir adalet koskoca bir devlete nasıl sahip çıkacak? Ya topyekun bir cehalete teslim edilmişse adalet o temelin üzerinde hangi devlet sağlam durabilir?
-Yok eğer cehalet değil de, akıllı bir parmak varsa işin içinde, o zaman durum daha da vahim demektir; yarın birilerinin aklına eser de meclis duvarına, “Egemenlik kayıtsız şartsız devletindir!” diye yazılmasını buyurursa ne olacak? Ha millet, ha devlet aynı anlama gelir mi diyeceğiz?

Devleti tartışmaya henüz başlıyoruz; bizi izlemeye devam edin.

No comments: