06 January 2012

Bu günden itibaren kimse rahat uyku uyuyamaz.

Bugüne kadar rahat uyuyamayan çok sayıda insan vardı Türkiye’de. Onların çoğu içerde şimdi. Suçlu ya da suçsuz oldukları tam olarak bilinmiyor, büyük olasılıkla uzunca bir süre de bunu öğrenemeyeceğiz. Günler geçiyor, ömürler tükeniyor, sıkıntıları büyük olmalı yargılanmaksızın tutuklananların, ancak onların dışarıda, Demokles’in kılıcı üzerlerinde salındığı günlere göre şimdi içeride daha rahat uyuyabildikleri düşünülebilir.

Biliyoruz ki, “darbeci” olduğu iddaa edilenlerin tamamı alınabilmiş değil; bu durum da birilerinin uykusunu kaçıracak gibi görünüyor. Bu kişiler ortaya çıkmadıklarına göre, yer altına indikleri ve yeniden örgütlendikleri düşünülebilir. Geçmişte Türkiye’nin yasal silahlı gücünün üyesi olan bu kişilerin, gelecekte gayrıyasal olarak yer altında faaliyet gösterecek bir silahlı güce dönme olasılığı, şimdiki iktidarın ve de yandaşlarının, yasama ve yargı organları mensuplarının uykularını kaçıran başlıca neden olabilir.

TC hükümetleri yıllar yılı doğu ve güneydoğuda barış ve huzur ortamını sağlamakta yetersiz kalmışlardır. Bu günün hükümetinin vaad etmiş olduğu, bölge insanının da beklediği barış ortamının sağlanmasına yönelik girişimler dahi, şiddete dayalı silahlı mücadelenin artarak sürmesini, kin, kan ve misillemeye dayalı, devletin güvenlik güçlerinin “terör örgütü” mensupları ile öldürücü bir yarışmaya tutuşmasını engelleyememiştir. Türkiye’yi yöneten zeka seviyesi her zaman, her konuda olduğu gibi bu sınavda da maalesef sınıfta kalmıştır. Kimilerine göre “terörist”, kimilerine göre ise “isyancı” olarak nitelenen etnik grubu kendine düşman edinme başarısını gösteren ve bu anlamsız kavgayı da beceriksiz ve başarısızca sürdüren bir devletin topraklarında yeni bir anlamsız kavga daha yeşermek üzeredir.

Otoriter bir düzen içinde yargı bağımsız karar verebilmekten aciz kalıyorsa hukuk devleti ile birlikte demokrasi de iflas etmiş demektir; bu durumda haksızlığa uğrayan insana da yer altına inmek ve hak aramak için silahlı mücadeleyi başlatmaktan başkaca bir çözüm kalmamış demektir.

Bu bağlamda yakın gelecekte kır gerillacılığına paralel olarak şehir gerillacılığının da yükselişe geçeceği, çok sayıda yargı ve yürütme mensubunun suikast girişimlerine hedef olacakları aşikardır. Yargı ve de hükumet üyelerinin devletin koruması altında olması, onları “öldürme sanatının ve silahlı mücadelenin” eğitimini almış, kendilerine haksızlık yapıldığını düşünen kişilerin hışmından kurtaramaz. Hükumet yandaşı medya mensupları ile iş adamları, hatta bu günkü iktidara oy veren basit vatandaşlar dahi ortaya çıkacak bu yeni şiddet dalgasından nasiplerini alacak ilk kişiler olabilirler.

Her yönü ile aksayan bir sistemce eğitilen, bilgisiz ve birikimsiz bir insan yığını demokratik bir toplum oluşturamayacağından, adına demokrasi de deseniz, cehaletin hükmettiği, demokrasinin temenniden ibaret kaldığı bir ortamda en güçlünün dahi rahatça uyku uyuyabilmesi bundan böyle de olanaksızdır.

Uykusuz ve kabus dolu geceleri sona erdirecek aklı selime sahip olanlara hitap olunur.




No comments: